İzmir’in midyesi Kadifekale’den gelir. Pagos Pazarı’nda midye üreten kadınların kooperatifini görünce yanaşmadan edemedik. Pagos Kadın Kooperatifi standında, kooperatif kurucularından Filiz Çakar’ın hem çayını içtik hem sohbet ettik.
– Ne zaman kuruldu kooperatifiniz?
– Ağustos ayında. Mahalleli kadınlar olarak yaklaşık üç yıldır kooperatifleşmeye çalışıyor, eğitimler alıyorduk. Nihayet bu yaz kurduk kooperatifimizi.
– Midyeden başka şeyler de var standınızda, neler üretiyorsunuz?
– Esas midye tabii ama onun yanında içli köfte, Mardin kömbesi, börek, sarma var. Kadınlarımızın çoğu daha önce hiç dışarıda çalışmamış, ev hanımı. Övünmek gibi olmasın elimizin lezzeti de var. Ama esas ürünümüz midyedir. Midyenin havuçlu dereotlu, körili değişik çeşitlerini yapıyoruz.
Bizim bölgemizin yüzde 90’ı geçimini midyeyle sağlıyor. Kadınların çoğu çocukları olduğu için ya da aile baskısı yüzünden dışarıda çalışamadıkları için bu işi yapıyor. Evde midye yapıp 3-5 kuruş kazanmak cazip geliyor. Erkekler de dalgıç, midye satıcısı, tedarikçisi… Çoğu bu işi yapıyor.
Ama burada ezilen, bütün yükü çeken kadınlar oluyor. Midye çok zahmetli, yapımı çok emek isteyen bir iş. 20 kiloluk bir kova midye düşünün. Midyeciler kadınları bir evde topluyorlar ve kovasını 10 liraya açtırıyorlar. Üç saatini alır bir kova midyeyi açmak. Kışın soğukta, yazın sıcakta, sağlığa uygun olmayan ortamlarda çalışıyor kadınlar. Çocuğu olan yanında getiriyor, bütün çileye çocuklar da ortak oluyor. Burada bir emek sömürüsü var. Emeğinin karşılığını alamamak var. Biz de bu yüzden midyeye yoğunlaştık. Dedik ki kadınlarımız zaten bu işi yapıyor. Ama daha sağlıklı koşullarda yapsınlar, emeklerinin karşılığını alsınlar.
– Kooperatifi kurmak da kolay değil, insanları ikna etmekte zorlandınız mı?
– Biz yedi ortakla kurduk. Birçok kadın çekindi o zaman. Kooperatif demek, emek demek. Anlattık, ilk başta hemen bir geri dönüş olmayabilir, zamanla olacak diye. Birçoğu çekindi ortak olmaktan. Kimisi dedi, ben zaten dışarıda yapıyorum, kooperatife gelirsem o işten olurum. Kimisi dedi üç kuruş da olsa kazanıyorum, ya kooperatif olmazsa, eşim ne der. Aile içinden de engeller oldu. “Gidiyorsunuz, hiç para kazanmadan geliyorsunuz, boş işlerle uğraşıyorsunuz, evde oturun daha iyi” dediler. Benim eşim bile, ya kooperatif ya ben dedi, şaka yollu. Ama kendimizi ispatlayarak ilerliyoruz, bu tür engelleri aşıyoruz. Sonuçta yedi kişi bir araya gelebildik ve kendi emeklerimizle, hiç kimseden destek almadan kooperatifi kurduk.
Bizim kuruluşumuzun olgunlaşması hemen seçimlerin sonrasına denk geldi. Tunç Başkan’ın gelmesiyle, Pagos Pazarı’nın kurulmasıyla aynı tarihlerdedir kuruluşumuz. Tunç Başkan, Neptün Hanım gelip gitti. Bize inandılar. Belki de biz kendimize inandığımız için onları da inandırdık. Bu işi gerçekten istediğimizi, kararlı olduğumuzu, zorluklara rağmen vazgeçmeyeceğimizi, yapabileceğimizi gördüler. Sağ olsunlar çok destek oldular, manevi destekleri çok büyüktür.
Buradaki insanlar da bir şeyler yapmaya başladığımızı görünce, bu desteği hissedince inandılar bize. Birçok insan ortaklık için gelmeye başladı. Ortak sayımız hızla 18’e çıktı.
– Kooperatifin faydasını gördünüz mü?
En büyük faydası, kadınlara bir özgüven geldi. Önceden çekiniyorlardı, o korkuyu yendiler. Şunun farkına vardı kadınlar, bu işi biz yapıyoruz, işin bütün yükünü biz çekiyoruz. Bunu birinci elden satabileceğimiz noktalar bularak daha fazla para kazanabilir, emeğimizin karşılığını alabiliriz. Hem de insanlara çok daha kaliteli midye satabiliriz. Kooperatif sayesinde bu pazarlara çıkıyoruz, kendimizi tanıtıyoruz, hedeflerimizi yavaş yavaş gerçekleştirmeye başlıyoruz.
Bizim hedefimiz ucuz midyelere rakip olmak değil. Biz bu işin standardını belirlemek istiyoruz. Üreticinin insani şartlarda çalışıp emeğinin karşılığını alsın, tüketici sağlıklı midye yiyebilsin ve midyeye karşı oluşan yargıların yıkılsın… Bizim sattığımız midyelere bakıyor insanlar; piyasada şu kadar, sizde niye bu kadar diyorlar. Biz menşeili midye alıyoruz. Bizim aldığımız midyeler faturalı, nereden geldiği belli ve sağlık açısından kontrolden geçmiş. Üretimde sağlıklı ve hijyenik şartları koruyoruz.
– Üretimi nerede yapıyorsunuz, bir tesis kurabildiniz mi?
– Yeni kurulmuş bir kooperatifiz ve henüz bu kadar gücümüz yok. Ama bu ilk hedefimiz. Şimdilik evlerde üretiyoruz ama temizliğe ve hijyene özen gösteriyoruz. Pirincin ve yağın kalitelisini kullanıyoruz. Pirinci günlük yapıyoruz ve dediğim gibi, en önemlisi menşei belli midye kullanıyoruz.
– Üreticiye ulaştırma ağınız pazarlardan mı ibaret?
– Evet, şimdilik sadece Pagos ve Kültürpark’a gidiyoruz. Başka etkinliklerde kendimizi duyurmaya çalışıyoruz. Broşürlerimizi ve kartlarımızı dağıtıyoruz. Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Ama şu anda daha geniş bir talebi karşılayacak yapımız yok. Üretim tesisimiz olduktan sonra pazar ağı da kendiliğinden gelişecek. Çünkü şu anda bizden midye almak isteyen çok yer var, oteller, şirketler. İnsan gücü olarak kapasitemiz var ama böyle bir tesisimiz ve altyapımız yokken, sadece ev eksenli üretip pazarlarda satabiliyoruz. Öncelik üretim tesisi ve satış noktası olarak kullanabileceğimiz bir dükkan.
Bu tesisi açınca bir şey daha ispatlamış olacağız. Artık bir yerimiz var, pazarımız genişledi diyeceğiz. O zaman şimdi engel olan eşler de “gidin gidin, siz de para kazanın” diyecekler.
_____________________________________
Pagos Pazarı’ndan üreticilerle sohbetimiz için:
http://seferikeci.com/pagos-uretici-pazarinda-kadinlar-yanyana/