Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nın geçtiğimiz günlerde Seferihisar’da düzenlediği yaz kampı önemli etkinliklere sahne oldu. Bunlardan biri de, Muğla Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, Tunceli Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in konuşmacı olarak katıldığı, Turgut Köyünde gerçekleşen, “Alternatif Yerel Yönetim Modelleri ve Tohum Politikaları” paneliydi. Hedefledikleri ve başardıklarıyla Türkiye’de alternatif bir yerel yönetimin mümkün olabileceğinin bizzat ispatı olan bu üç kıymetli yerel yönetici, konuşmalarında kendi bölgelerindeki çalışmalarını paylaştılar. Olağan bir yerel hizmetin ötesinde üretici destekleyen bir belediyecilik anlayışını örneklediler ve özellikle katılımcı bir yerel yönetimin önemine dikkat çektiler.
Bu üç yerel yöneticinin konuşmalarından önemli noktaları dizi halinde aktarıyoruz. İlk söz, Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş’te…
Aynı zamanda bir harita mühendisi olan Bahattin Gümüş, kendisini ve kentini kısaca tanıttıktan sonra, gerçekleştirdikleri sosyal projeleri şöyle anlattı:
Bir belediyenin asli görevlerinin yanında, artık günümüzde katılımcı, sivil toplum örgütlerinin de görüşleri doğrultusunda, sosyal projelerin önde olduğu bir paylaşımcı belediyecilik ön plana çıkmış durumda. Büyükşehir yasasıyla birlikte pek çok ana hizmetin büyükşehir belediyelerince yapıldığını hepimiz görmekteyiz zaten. Bu yasanın ilçe belediyelerini bütçe, ekonomi ve gelir konusunda büyük bir sıkıntıya soktuğu da yine biliniyor herkes tarafından.
Bu noktada bizler de sosyal projelere öncelik veren çalışmalar yapıyoruz Menteşe’de. Esas paylaşmak istediğim şeyler de bunlar.
Bildiğiniz gibi, yine bu yasayla beraber köyler illerin mahallesi konumuna getirildi. Biz onlara kırsal mahalleler diyoruz. Menteşe’nin 48 tane kırsal mahallesi var. Bu mahallelerde vatandaşlar ev yapmak istedikleri zaman proje için çok büyük harcamalar yapıyorlardı. Biz kendi arsasına ev yapmak isteyen köylüye yedi farklı tip proje sunuyoruz. Köyünde ev yapmak isteyen köylü belediyemize tapusuyla müraacat ediyor, hiçbir masraf yapmadan ruhsatı alınmış projesini eline teslim ediyoruz. Sadece inşaatını kendisi yapıyor.
Bunun dışında köylerde düğün, mevlit gibi toplantılar için çok amaçlı kullanılacak salonlar yapıyoruz. Asli görevimiz olmamasına rağmen köy okullarının bakımı, onarımı, boyası, badanası tarafımızdan yapılıyor. Camilerimizin temizliği için de bir ekip kurduk, üç kişilik bir ekip merkeze kadar 136 tane caminin sırayla temizliğini yapıyor.
Kırsal mahallelerdeki yaşlı insanlarımıza evde bakım hizmeti sağlamaktayız. Onlar için evde sağlık bakımından evde temizliğine kadar bazı yükümlülükleri yerine getiriyoruz. Ayrıca İl Sağlık Müdürlüğü ile yaptığımız protokolle, köylü kadınları evlerinden alarak Menteşe’de kanser erken teşhis taraması yaptırıyoruz
Tabii ki en önemlisi çocuklar… Merkezdeki çocukla köydeki çocuk aynı imkanlara sahip olsun istiyoruz. Köy okullarının çoğu kapatıldı, 4-5 tane bölge okulunda eğitim görüyor çocuklarımız. Onları Muğla’daki okullarla kardeş okul yapıyoruz. Köylerdeki çocukları Muğla’daki okullara getiriyor, sinema, tiyatro gibi çeşitli etkinliklere katılmalarını sağlıyoruz. Çok güzel projelerimizden bir tanesi Çocuk Bilim Parkıydı. Çocukları Bilim Parkı’na götürüp bilimsel çalışmalar yaptırmaktayız.
Kırsal mahallelerimizde her yıl 1000 kadar çocuğumuz ilkokula başlıyor. Bu çocuklarımıza dayanışma çantası adı altında bir hediye veriyor, kırtasiye malzemesi gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Neşeli makas adını verdiğimiz çalışmayla çocukların saç tıraşını yapıyoruz. Sağlık İşleri Müdürlüğümüzle birlikte köylere gidip çocuklara temel sağlık ve temizlik eğitimi veriyoruz. Yine Belediyemizin sağladığı diş macunu, diş fırçası, şampuan, sabun gibi malzemeleri nasıl kullanacaklarını öğretiyoruz. Sağlıkla ilgili yeni bir çabamız da açtığımız bir gebe okulu. Bu okulumuzda modern bir anlayışla annelerin yanında babalara da eğitim vermekteyiz.
Bunun dışında kırsal mahallelerden taşımalı eğitim çerçevesinde gelip merkezde okuyan ve maddi durumu iyi olmayan çocuklar her gün yemeğini Belediyemizin aşevinde ücretsiz yiyebiliyor. Belediyeler burs veremiyor ama maddi durumu iyi olmayan, ikametgahı Muğla’da olan ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerine de yardım adı altında bir katkı sunuyoruz. Muğla’mızda zihinsel engelliler okulu var. 200 kişilik bu okulun yemeği de yine Belediyemiz tarafından karşılanıyor.
Muğla için tarihi kent dedik, kültür kenti dedik. Elbette ki geçmişimize, kültürümüze sahip çıkıyoruz. Eski Muğla evlerini çok önemsiyoruz. Yeni bir belediye olmamıza rağmen iki tane çok güzel eski Muğla evi satın aldık, kamulaştırıp, restorasyonunu yaptık. Bir tanesi kültür evi oldu, diğerini de yine kültür etkinlikleri ve sosyal projeler için değerlendirmek üzere Menteşe halkına sunduk.
Kültürel etkinlikleri de önemsemekteyiz tabii ki. Üniversite kenti olmamız nedeniyle son yıllarda ilimiz, ilçemiz çok göç almaya başladı. Kültür etkinliklerinde yöremizin tanıtımını yapmaktayız. Bölgemizdeki Karabağlar kavunu meşhurdur. Bu kavunu tanıtmak için her yıl yarışma düzenlemekteyiz. Ayrıca bölgeye has tarhanamız, zerde adındaki tatlımız gibi, Muğla yemeklerinin tanıtıldığı şenlikler yapıyoruz.
Tohum takas etkinliği de çok önemli tabii. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de üç tane tohum merkezi var, onlardan bir tanesi burada, Seferihisar’da. Biri de büyükşehir belediyemiz tarafından Muğla’da kuruldu. Bunu biz de çok önemsiyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana tohum takas şenliği, fide şenliği yaparak bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bunda Kent Konseyimizin de rolü büyük. Sağ olsunlar, Seferihisar’dan da bu konuda ekipler çok gelip gitti, yardımcı oldu. Onlara da teşekkür ediyoruz.
Muğla hep doğal güzelliğinin sağladığı turizm potansiyeliyle anılıyor ama aslında bir tarım kenti aynı zamanda. Toprağında her şey yetişiyor. Muğla’nın otları çok meşhur ve biz bir Ot Şenliği de düzenliyoruz. Dışarıdan gelenler bu şenlik sayesinde bilmedikleri ürünleri tanıyor, bir kültürün devamlılığını sağlamış oluyoruz. En önemli ürünlerimizden biri de mantar. Çintar ve kuzu göbeği mantarımız var. Bunlar protein değeri çok yüksek besinler. Kendiliğinden çıkan, doğanın bize verdiği nimetler. Bu tür yöresel ürünleri tanıtmak için kültür şenlikleri düzenleyerek bunların da tanıtımını yapıyoruz. Çintar mantarı için de bir festival yaptık. Adana’nın kebabı varsa Muğla’nın da çintarı var, demeye başladılar.
Üretimde köylümüze destek olmak için üretici pazarı kurduk. Perşembe günü Muğla’nın Menteşe pazarı olur. Onun dışında haftanın her günü, köylünün kendi ürettiği sebzesini, meyvesini, yeşilliğini Muğla’nın merkezine getirip birinci elden en doğal şekliyle vatandaşla buluşturabileceği pazarlar var artık. Böylece köylü ürününü satabiliyor ve biz bunlardan hiçbir ücret almıyoruz.
Yine kültürel çalışmalarımız kapsamında, Yaraşlı köyümüzün kadınlarıyla Türkiye’ye örnek olacak bir tiyatro derneği kurduk. Tarlada çalışan kadınlara tiyatro dersleri verdik. Bu tür çalışmaların burada Bademler’de ve Ulamış’ta olduğunu da biliyorum ve bunları çok önemsiyorum.
Kısacası sevgili gençler, arkadaşlar, Menteşe’de olağan belediye faaliyeti dışında canlı bir kültürel faaliyet de yürütüyoruz. Bunu halkla iç içe, sivil toplum örgütleriyle beraber yapıyoruz. Belediyemizi beraber yönetiyoruz da diyebiliriz. Zaten sloganımız da “Menteşe’yi birlikte yönetiyoruz”. Yeni kurulmuş bir belediye olmamıza rağmen dört beş yıl içerisinde bu tür projeleri hayata geçirdik.
Tabii bir de Muğla’nın merkezi var. Büyükşehirin yaptığı yeşil alanları, parkları çok önemsiyoruz. Engelli vatandaşlarımızın da rahatlıkla kullanabileceği parklar yaparak Muğla’yı yeşillik haline getirdik. Muğla’ya dışarıdan gelen birisi, ilk geldiğinde burası çok küçük bir şehir, ben burada fazla kalmam diyor. Ama kısa süre sonra Muğla’ya yerleşmeye karar veriyorlar.
Muğla’mızın en büyük özelliği de yapı kimliğinin korunmuş olması. Çok katlı bina göremezsiniz, dört beş katı geçmez. Ovalarda inşaat yoktur. Yeşil alanlar tepelerde değil, merkezde, en güzel alanlardadır.
Bir özgürlük kentiyiz. Mevlana’nın müritlerinden Şâhidi hazretlerinin yaşadığı kenttir. Belki o yüzden Muğla’da Mevlana’nın hoşgörüsü var. Kimse kimsenin yediğine, içtiğine, giyindiğine karışmaz. Tam bir özgürlük kentidir. Ben de böyle bir kentte başkanlık yaptığım için çok mutlu ve şanslı olduğumu düşünüyorum.
Sevgili genç arkadaşlarım, hepinizi bir meslektaşınız olarak ileriki zamanlarda Menteşe’de misafir etmekten mutluluk duyarım. Beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.
Yarın: Fatih Mehmet Maçoğlu (Tunceli Ovacık Belediye Başkanı)
Bir cevap yazın