Doğa: İyileştirici, dönüştürücü, bilge bir öğretmen

Maya Galimidi, Empower with Nature (Doğa ile Güçlen) adlı eğitim platformunun kurucusu ve Birleşmiş Milletler’e bağlı Küresel Ekoköy Ağı’nın uluslararası elçisi. Galimidi, yaklaşık beş yıl boyunca ekolojik köylerde yaşadıktan sonra yaşamını ve yürüyüceği yolu doğadan yana belirleyen bir sosyal girişimci.  Şile’nin Ovacık köyünden Nijerya’ya uzanan farklı coğrafyalarda kadınlar ve gençleri odağında tutan Empower with Nature’ın Necef çölünde ilk tohumları atılan  serüvenini platformun kurucusu Maya’dan dinliyoruz.

İnsan denen varlığın doğa ile ilişkisi çağımızda epey gel-git’li. İnsan, gücünü doğaya hükmetmek adına kullanırken dağları deliyor, denizleri doldurup üzerinden otoyollar geçiriyor. Yetmiyormuş gibi, ormanları, tarım arazilerini yok ederek maden ocakları, fabrikalar, evler inşa ediyor. Sonsuz evrenin sahibi gibi davranma inadıyla ve inanılmaz bir şuursuzlukla, atalarından bugüne kalan en sahici öğretileri kulak arkası yapmaya devam ediyor.

2010 yılından bugüne iklim krizinin derinleşen sorunları yüzünden topraklarını, evlerini geride bırakıp kendilerine yeni yurtlar arayanların sayısı 220 milyonun geçmişken; 2050 yılına kadar iklim felaketleri nedeniyle yurtlarından göç etmek zorunda kalacak nüfusun 1,2 milyara dayandığı artık sır değil. Bunu biz değil, Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü söylüyor.

Şimdi, insanlık kocaman bir kitle olarak karşımızda olsa ve şöyle sorsak; ‘‘Ey insanoğulları ve insankızları arsızca yok etmeye çalıştığımız doğa ile yeniden bağ kurarak kendimizi ve gezegenimizi iyileştirmenin zamanı gelmedi mi? Şimdi değilse ne zaman?”.

Maya Galimidi, işte bu sorudan yola çıkan ve disiplinlerarası bir eğitim platformu olarak çalışan Empower with Nature’ın (Doğa ile Güçlen) kurucusu. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’e bağlı Küresel Ekoköy Ağı’nın uluslararası elçisi. Ekoloji ve Maneviyat alanında  Galler Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Maya, Empower with Nature platformu ile sürdürülebilir gelecek için ekolojik bilincin gelişmesi adına Türkiye dahil pek çok ülkede üniversitelerde, kurumlarda eğitimler veriyor. Bu eğitimlerle ve özel projelerdeki danışman rolüyle bireyleri ve kurumları ekoloji alanında güncel pratiklerle ve kavramlarla tanıştırıyor.

Her şeyin başladığı yer çöl…

Uzun yıllar beyaz yakalı olarak çalışan Maya’nın hikayesinin başladığı yer Necef Çölü olmuş. Issızlığın ve hiçliğin ortasında, yaşamını değiştirecek kararları almaya çölde almaya başlamış.

Farklı ülkelerdeki ekolojik köylerde kazandığı deneyimler, Maya’ya bambaşka ufuklar açmış. Günlük hayatta alıştığımız küçük konforlu alışkanlıkları terk ettiğinde yaşamın aslında çok daha özgürleştirici olabildiğini keşfetmiş. Bu deneyimi şöyle anlatıyor; ‘‘Çok uzun yıllar kurumsal dünyada çalıştıktan sonra ilk defa doğanın içinde ellerimle bir şeyler yapabileceğimi, ellerim sayesinde hiç yoktan bir şeyler yaratabileceğimi görmek eşsizdi benim için. Bu, bazen bir tarla bazen de bir toprak ev olabiliyordu”.

Gerçek bir ekolojik köy nasıl olur?

Çöl yaşamı Maya’ya permakültür alanında kendini geliştirme fırsatı sunmuş. Bu sayede Mısır’dan Ürdün’e ve Brezilya’ya uzanarak buralarda ekolojik köyleri araştırmış, ekolojik teknolojiler alanındaki gelişmeleri bizzat deneyimlemiş.

Burada, ekolojik köy kavramı üzerinde biraz durmak gerekiyor. Türkiye’de bazı iyi örneklerini gördüğümüz bu oluşumlar aslında belli kriterleri yerine getirdiklerinde gerçek anlamda ekolojik köy olabiliyor. Maya, ekolojik köyü ‘‘Ortak bir ideal etrafında biraraya gelen insanların yaşadığı , üretim ve tüketim dengesi açısından kendi kendine yeterli ve sürdürülebilir bir sistem kurabilen, doğaya saygılı biçimde geleceği tasarlayan yerleşim birimi” olarak tarif ediyor. Bu anlamda, Türkiye genelindeki ekolojik köylerin önemli bölümü aslında eko- turizm sektörünün parçası. Şehir hayatından bir süreliğine kaçıp doğayla ilişki kurmak için tercih edilen örnekler, dünya genelindeki örneklerinden biraz farklı. Sürdürülebilirlik açısından temel kriterleri karşılayabilen ekolojik köylerin sayısı ise bir hayli sınırlı. ”Ancak buna rağmen insanların doğayla yeniden buluşma fırsatı bulduğu için bu bile önemli bir deneyim” diye yorumluyor Maya…

Ekolojik yaşama dair farklı ülkelerde edindiği birikimi çeşitli eğitimler, konferanslar vererek insanlarla paylaşmayı sürdüren Maya Galimidi, geçtiğimiz günlerde, Midilli’de bulunan Aegean University Çevre Bilimleri Enstitüsü davetiyle Yunanistan’ı ziyaret etti. Maya, yurtdışındaki yüksek eğitim kurumlarıyla işbirliği çerçevesinde ekoloji alanında yüksek lisans programı geliştirmek üzere çalışmalar da yapıyor.

Ekolojik endişeyi yaratıcı eylemlere dönüştürmek

Maya Galimidi ve arkadaşları, çağımıza damga vuran ”Ekolojik Anksiyete” sorununu ele alan ilginç bir atölye çalışması tasarlıyor önümüzdeki dönem için. Doğayla yabancılaşan, doğadan kopan insanın geleceğe dair duyduğu kaygı ve endişeyi işaret eden bir tanım bu. Ve bu çerçevede tasarlanan eğitim programı ilk defa Avustralya’daki gençlerle gerçekleştirilecek.  Yazar Dianna Renner ile Mayıs ayında ”Ekolojik Anksiyete’yi Aksiyona Çevirme” başlığıyla, Monash Üniversitesi’nde gençlerle buluşacaklarını anlatan Maya’ya soruyoruz; nedir bu “Ekolojik Anksiyete”?

”Ekolojik anksiyete, aslında hepimizin kendine sorduğu, “Geleceğimiz nasıl şekillenecek?” ve “Çocuklarımız hangi zorluklarla karşılaşacak?” gibi soruların yanıtlarını bulmakta zorlandığımız bir bilinmezlik konusu” diye açıklıyor. ” Ekip arkadaşım Dianna Renner, Türkçeye çevrilmiş olan ve ödül kazanmış “Bilmemek” kitabının yazarlarından biri. Amacımız, içinde bulunduğumuz bu dünyanın getirdiği birçok endişenin yanı sıra arka planda ekolojik bir kaygı taşıyan bireyler olarak, bu durumu nasıl aksiyona dönüştürebileceğimiz üzerine çeşitli alanlarda eğitimler vermek.

Ekolojik endişe, insanın doğadan kopuşu ve bu ayrım sonucunda doğaya yabancılaşması ile başladı. Bu süreç, insanın doğadan korkmaya başlamasıyla ilerledi. Bu nedenle, insanların tekrar doğa ile bağ kurabilmesi gerekiyor. Doğadaki yolunu ve yönünü bulamayan bireylerin, tüm canlılarla olan bağlantılarını kesmesi, ciddi bir yabancılaşma yaratıyor. Bu yabancılaşmanın arkasında ise derin bir hüzün yatıyor aslında”.

Ayrıca, iklim krizi ile birlikte doğadaki değişimlerin farkında olmanın yanı sıra, eylemlerimizle doğayı mahvettiğimiz düşüncesi, aslında bilinçaltımızda yarattığımız bir üzüntü ve anksiyeteye neden oluyor. “Doğa mahvolurken ben de intihar ediyorum” düşüncesi, bu bağlamda sorgulanabilir bir kaygı ve derin bir endişeyi ifade ediyor. Bu programda bu kaygı ve endişeyi nasıl yapıcı eylemlere dönüştürebiliriz konusuna odaklanacağız”.

Kadın bilgeliğini güçlendirmek

20 küsur ülkeden çok farklı uzmanlık alanlarından gelen insanların katkıda bulunduğu Empower with Nature platformunun önemli bir çalışma alanı da kadınlar. Maya, kadınların tarih boyunca, sahip oldukları güç ve yetenekle doğayla farklı bir bağ kurduklarını belirterek bu kadim ilişkiyi kadınların güçlenmesi  yönünde desteklemek istediklerini ifade ediyor.

 ”Kadınların tohum bilgisi, tarım bilgisi, yemek bilgisi tarih boyunca gıdanın aslında kadınların kadim bilgileri ile  ne kadar bağdaştığını gösterir. Dünyada giderek kaybolmakta olan kadim bilgiler, aslında geçmişten günümüze gelen binlerce yıllık gözlemler ve deneyimler sonucunda oluşmuş bilgileri yansıtıyor. Bu bilgilerin bir kısmı unutulmuş olsa da, bilinen kısımlarının insanlara aktarılabilmesi, kadınların bu bilgilerin önemini fark etmeleri ve onları gelecek nesillere aktarabilmeleri için çeşitli eğitimler düzenliyoruz. Herkesin kendi yetenekleri ve bilgileriyle çözüm üretebileceğine inanıyoruz. Ayrıca, doğada herkesin bir öğretmen olduğuna olan inanıyoruz. Bu projelerde ekibimizden Didem Tekay, Mine Küçük, Meltem Doğan ile iş ortağımız Şile Ovacık Köyü Kadın Tohum Derneği Başkanı Fatma Denizci ve Ovacık Köyü kadınlarının katkıları son derece büyük”. Maya, Nijerya’da Bilgelik Tohumları adı altında yine kadınlara seslenen bir ekolojik bilinç atölyesi yaptıklarını sözlerine ekliyor.

”Aslında onların bizden değil, bizim onlardan öğrendiklerimizin daha fazla olduğu bir gerçek. Bizim bu atölyeler ile başarmak istediğimiz en önemli şey kadınlar ister Ovacık köyünde ister Nijerya’da olsunlar, kendi güçlerinin farkına varsınlar. Bu güce inansınlar”.

Maya’yı bulmuşken, yeni projelerini öğrenmeden bırakmıyoruz. ”Önümüzdeki dönem için Amerika’da Rē: The Regenerative School ile birlikte ekolojik yüksek lisans eğitimi müfredatları hazırlayacağız. Re’de vereceğim “Canlılık ve Doğa” üzerine yeni eğitim içeriklerimi de hazırlama aşamasındayım. Re araştırma bursu kapsamında, yeni tamamladığım “Yer Yüzü ve İçimizdeki Yer Yüzü” araştırmam üzerine farklı çalışmalar yürütüyorum. Bunun yanı sıra, kurumsal olarak Management Center Türkiye ile gerçekleştirdiğimiz “Bireyden Kurumsal Sürdürülebilirlik” eğitimleri, İnkaş ile okullar için düzenlediğimiz eğitmen eğitimleri ve  öğrenciler için “Sen Önemlisin” fikir maratonları devam edecek”.

Daha fazla bilgi edinmek isteyenler aşağıdaki linki ziyaret edebilir.

Empower With Nature | Ecological Education

Bir cevap yazın