Ispanağın zincir marketlerde yetiştiğini sanan bir nesilden şikâyet edenlerimiz çoğunlukta şu günlerde. E haksız mı çocuklar, büyük büyük kentlerde bağ bahçe vardı da onlar mı dadanmadı? Bina dikilmedik toprak kaldı da onlar mı ayağını basmadı? Küçük ama yine de bir işe yarıyor olsa gerek. Kent bahçeleri Avrupa’da çok yaygın, biz de de örnekleri artıyor. Belki bir başka yazıda bunu anlatırız. Ama şimdi size bir kitaptan bahsedeceğim. Koskoca bir tarım sektörünün, özel olarak mikro ölçekli üreticilerin ve hatta rekreatif amaçlarla başlatılan kent bahçeciliğinin de rehberi olabilecek bir kitap raflarda: Mikroorganizmalarla Takım Olmak – Organik Bahçecilik ve Toprak Besin Ağı.

Mikroorganizmalarla Takım Olmak, Organik Bahçecilik ve Toprak Besin Ağı, Jeff Lowenfels, Wayne Lewis, Çevirmen: Deniz Candaş, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 230 s., 2022
Bahçecilik hemen herkesin girişebildiği, çoğunlukla profesyonellik gerektirmeyen ve üretmenin doğal dürtülerinden feyz alan bir uğraş. Kendi yiyeceğini üretmenin hazzı ve pestisitlerden uzak bir beslenmeye duyulan özlem şehir merkezlerinde dahi kesişiyor, kent bahçelerini, mahalle bostanlarını türetiyor. (1) (2) (3)
Bu kitabı çeşitli ölçülerde karşılaştığımız ve bahçecilik kültürüne dair çoğu bilgi ve tarifin bir potada eritildiği bir kılavuz olarak ele almak gerekir. Kompost çaylarından malçlara (Malç; toprağın üstünün biçilmiş çim, ot, saman, odun parçası, karton, gazete parçaları gibi organik madde ile örtülmesidir. Bu sayede topraktaki suyun buharlaşması ve toprak ısısının artması veya azalması önlenerek toprağın nemi korunur. Toprak canlılarının güneşin zararlı etkilerinden korunması sağlanır.) kadar bir dizi uygulamanın “neden”i ve “nasıl”ı ise özellikle sona saklanmış gibi görünüyor. Tüm bu içerik, temel düzeyde bilimsel bilginin ve usa vurumun ciddi hacim kaplamasına engel olamıyor. Bu bilimsel bilginin içeriği, kitap okunurken veya uygulamaya geçildiğinde karşılaşılabilecek sorulara göre, yani tümden gelim bir izleğe göre oluşturulmuş. Tam da bu sebeple, hem de tüm bölümlerinde, amacından sapmadan, organik bahçeciliğe gönül verenler için kaleme alındığını hissetmek zor olmuyor.
Kitabın nihai amacını, toprak besin ağını ve önemini kavratmak olarak ele alabiliriz. Klasik toprak bilimine değinmeden ve mikro-organizmaları tanımadan ise bu mümkün değil. Bunun için daha ilk aşamadan, kayaçların aşınması ile kopan minerallerden ve organik materyallerle karışmasından-tümleşmesinden başlamak gerekir ki yazarlar da bunu yapıyor. Toprak bünyesini (strüktür) yani kil, kum ve silti yeter düzeyde incelemek için gerekli fiziksel ve kimyasal özellikler anlatılıyor, kritik eşikler deşifre ediliyor. Bu düzeyde bir giriş bilgisi mikro-organizmaların pek çok özelliği ile eşleşebilmekte; bu canlılar bahse konu özelliklerden yararlanarak tarımsal faaliyetimiz için yardım edebilir veya engel teşkil edebilir. Dolayısıyla giriş bölümünde sunulan bu temel malzeme bilimi içeriği, dikkatli ve sorgulayıcı okurların hem değindiği hem de geri dönüp başvurduğu bir kaynak olarak konumlandırılıyor.
Malzeme biliminden, kimyadan ve biyokimyadan geçiş düzeyinde yararlandıktan sonra da odak mikrobiyolojiye kayıyor, bağlantı noktalarının altı çiziliyor. Bakteriler, mantarlar, arkeler, algler, protozoalar, nematodlar, eklembacaklılar ve toprak solucanlarının toprakla etkileşimleri fonksiyonlarıyla birlikte tanıtılıyor, açıklanıyor. İlişkiler yumağının nihayete erdiği mineralizasyon ve simbiyoz gibi süreçlerle birlikte açıklanması, kitabın toprakla ilişkisini, bütüncül yaklaşımdaki hayatiliği daha bir anlaşılır kılıyor.
Böylesine temel bilimsel bilgileri aktarmak ve hemen ardından davranış değişikliği gerçekleştirmek gayesiyle yazılmış kitaplardan beklenen özelliklerden biri de umumiyet, yani hemen her kapağı çevirenin rastlayabileceği türden örnekler bulabilmek, anımsayabileceği türden tecrübelere yer verebilmektir. Mesela “Solucanlar” başlığı tam da böyle. Kitabın birkaç noktasında değinildiği üzere, toprak solucanlarının salt varlığı dahi önemsenmeli. Çoğu besin ağı bileşeninin yerleşik düzeninden onlar vesilesiyle haberdar olunabilir. Hatta solucan gübresindeki içinden solucan geçmemiş toprağa göre yedi kat zengin fosfattan bu sebeple bahsedilebilir. Çünkü solucan bağırsağında yaşayan bakterilerin ürettiği enzimler birbirine bağlı besin maddelerinin bitkiler tarafından kullanılmasını engelleyen kimyasal bağları parçalar. Yazarlar, tarlalardaki solucan varlığının dönüm başına 2,5-4 ton dışkı bırakabilme kapasitesine değindikten sonra, dikkatle izlenmesini şu sözlerle salık veriyorlar: “Tonlarca gübreyi taşıyıp dökmek zorunda kalmadan besin maddelerinin varlığını artırabilmek, simyaya yaklaşabileceğimiz en üst noktadır.”
Bilimsel bilgi demişken, veri yönetiminden söz etmemek olmaz. Kitap da bu hususa sürekli bir ölçüm metodolojisine pas atarak dikkat çekiyor. Her bitki türünün ihtiyacının farklılıklarından ve dolayısıyla bakterilerce ya da mantarlarca zengin olması gerektiğinden yola çıkarak, üreticiyi ölçüm yapmaya davet ediyor. Toprak kapanları ile örnek alma yöntemlerinden mikroskopla eklembacaklı sayma yöntemine kadar hemen her türden mevcudiyetin verilere dökülmesini öneriyor. Burada küçük üreticinin, yakınlardaki üniversitelerin ya da kooperatiflerin ölçüm laboratuvarlarıyla işbirliğine teşvik edilmesi ise altın değerinde. Genel geçer sağlık bilgilerinin yanında hekime görünmek, teşhis ve tedavisini kabul etmek ne denli önemliyse toprağınız için de benzer bir yaklaşımla hareket etmenin gerekliliğini özenle hissettiriyor.
Kitabın son kesimi ise başlıktaki vaatle uyuşuyor ve tedavi için gerekçeli çözümler, çareler öneriyor. Malçlar, kompostlar ve kompost çayları için teşhis kısmında gösterilen ayrımlar hatırlatılıp gereksinimlere göre reçeteler oluşturuluyor. İhtiyaca binaen şekillenen kompost ve türevleri aslında toprağa bir çeşit “aşı yapmak” olarak ele alınıyor. Böylelikle sağlıklı toprağın ve verimli üretimin önü açılacağı bilgisi yineleniyor. Adeta “mikro-organizmalarca zenginleştirilmiş toprağın yetenek havuzunun potansiyeline işte bu sebeple sayfalarca yer verdik” der gibi…
Birkaç bilgece hatırlatmanın göz çıkarmayacağı kanısı ile öneriler ve yaklaşımlar sona iliştirilmiş. Başucu kitabı olabilmenin dayanılmaz hafifliği ise “Ek” kısmındaki numaralandırılmış kurallarda kendini göstermiş.
Toprağı eşelerken görünenin ardında neler olup bittiğine kafa yoracak kadar meraklı ve mikroskopla birkaç defa oynayabilecek kadar “sayısalcı(!)” iseniz kitap sizin için biçilmiş kaftan. Lise düzeyindeki temel bilgileri şöyle bir derleyip toplamanın, toprak mikro-biyolojisi ile yoğurmanın eşsiz faydalarına bir kalemde ulaşmanın yolu, yordamı sanki. Sağlıklı toprağa ve sağlıklı gıdaya giden yolda, okurunun ve kritiğinin kar topu gibi çoğalması dileğiyle…
Mikroorganizmalarla Takım Olmak, Organik Bahçecilik ve Toprak Besin Ağı
Jeff Lowenfels, Wayne Lewis, Çevirmen: Deniz Candaş, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 230 s., 2022