Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) Türkiye’nin hava kirliliği karnesini gösteren Kara Rapor 2022’yi yayınladı. Rapora göre Türkiye’de soluduğumuz hava hiç de temiz değil ve hava kirliliği ölüme sebebiyet verecek düzeyde. 2021 yılında en az kırk iki bin kişinin hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Raporda, enerji sektörü başta olmak üzere fosil yakıtların kısa-orta vadeli bir planla terk edilmesi için ulusal bir politika belirlenmesinin çok önemli olduğu belirtiliyor.
Sağlık, doğa koruma ve iklim alanlarında çalışan 15 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütünün bir araya gelmesiyle 2015 yılında çalışmalarına başlayan Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP)* Türkiye’deki hava kirliliği ve bu kirliliğin sağlığa yönelik etkilerini ortaya koyduğu beşinci Kara Rapor’u yayımladı. Kara Rapor’da ülke genelindeki hava kalitesi incelenmekte uluslararası ve ulusal düzeyde mevzuat ve politikalar değerlendirilmekte. Raporda aynı zamanda Türkiye için hava kalitesini iyileştirmeye yönelik somut politika önerileri de yer alıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (DSÖ), hava kirliliği dünya genelinde her dakika 13 insanın ölümüne yol açıyor. Örgütün 2021 yılında güncellediği Hava Kalitesi Kılavuzu’nda kaba partikül maddenin kalp-damar rahatsızlıkları, kronik obstrüktif (tıkayıcı) akciğer hastalığı (KOAH), akut alt solunum yolu hastalıkları ve akciğer kanserine bağlı ölümlere yol açtığı bilimsel dayanakları ile belirtiliyor. 2019’da dış ortam hava kirliliğin yol açtığı dört milyon ölümün bir milyondan fazlası, fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan ince partikül maddeden kaynaklanmış. Bu ölümlerin yarısının nedeni kömür iken, diğer yarısının nedeni doğalgaz ve petrol yakılması. Türkiye’de ise ölüme yol açan riskler arasında hava kirliliği tütün, aşırı kilo, yüksek tansiyon ve yüksek kan şekerinin ardından 5. sırada yer almakta.
Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle en az 42.067 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Kara Rapor 2022’de öne çıkan başlıklar;
- 2021 yılında kaba partikül madde açısından en kirli havayı soluyan ilk beş il, Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya.
- Batman, Edirne, Iğdır, Ağrı, Doğubeyazıt ve Kahramanmaraş Elbistan istasyonlarında yılda 200 günden fazla kaba partikül madde ulusal limit değerinin üstünde hava kirliliği ölçüldü.
- İstanbul’da nüfusun neredeyse tamamı sağlıksız hava soluyor.
- Ankaralılar yıllık ortalamada ulusal limit değerin üzerinde kanserojen partikül madde soluyor.
- İzmir’de bulunan 23 hava kalitesi izleme istasyonunun sadece yedisinden değerlendirme yapılabilecek yeterlilikte veri alınabileceği için hava kalitesine dair çıkarım yapılamamakta. Özellikle Aliağa, Bozköy, Menemen ve Yeni Foça gibi kronikleşmiş hava kirliliğinin olduğu bilinen bölgelerde izlemenin düzenli yapılamaması temiz hava önlemlerinin alınmasını ve uygulanmasını sekteye uğratmakta.
- Pandemi döneminde bazı büyük şehirlerde hava kirliliğinde geçici bir gerileme yaşansa da hava kalitesinde yıllık ortalamaya yansıyan bir iyileşme olmadı.
- 2019’da yapılan son hesaplamalara göre kükürt dioksit ve azot dioksit kirliliğinin ana kaynağı kömürden elektrik üretimi.
- Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle en az 42.067 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. THHP tarafından yürütülen çalışmaya göre aynı yıl İstanbul’da 4.848, Ankara’da 2.853, Bursa’da 2.223 ve İzmir’de 1.731 kişinin hayatını hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle kaybettiği hesaplandı.
- Hava kirliliği ruh sağlığını ve uyku düzenini etkiliyor. Hava kirliliğine en çok maruz kalanlar ise yoksullar.
Havayı en çok kirletenler termik santraller.
Türkiye’de hava kalitesi yeterince izlenmiyor
2021 yılında Türkiye’de hava kalitesinin izlenmesi için yürütülen çalışmalar yetersiz kaldı. Ülke genelinde hava kalitesi izleme istasyonlarının sayıca artmasına rağmen, izleme veriminde iyileşme olmadı. Raporda 340 istasyonun yalnızda 165’inde, yılın %90’ında kaba partikül madde ölçümü yapılabildiği belirtiliyor. İstasyonlardan yeterli veri alma oranı 2021 yılı için %49.
En eski ve kirli 13 termik santralin 8’inin yakın çevresinde hava izleme istasyonu bulunmuyor. Bu 13 termik santral partikül madde, kükürt dioksit, azot oksit kirliliğinde en yüksek paya sahip yakma tesisleri.
Depremden etkilenen kentlerde hava kirliliği, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2,5 katına, DSÖ değerlerinin 7,5 katına çıktı.
Türkiye’de kirleticiler için yasal limitler DSÖ kılavuzunun çok üstünde
Türkiye’de yürürlükte olan hava kalitesi mevzuatında havadaki ince partikül madde için bir limit değer yer almıyor. İki yıldır hazırlıkları devam eden “Dış Ortam Hava Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği” taslağında ince partikül madde için 2029 yılında ulaşılması hedeflenen limit değer DSÖ’nün önerisinin tam 5 katı yani 25 µg/m3. Depremden etkilenen kentlerde ise hava kirliliği, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2,5 katına, DSÖ kılavuz değerlerinin ise 7,5 katına çıktı.
DSÖ ise özellikle ince partikül maddeye maruz kalma durumunda güvenli bir sınırın olmadığını belirtiyor. 2021 yılında DSÖ, Hava Kalitesi Kılavuzu’nu küresel ölçekte güncelleyerek ince partikül madde için kılavuz değeri 5 µg/m3 olarak belirledi. DSÖ’nün bir çalışmasına göre, eğer bu kılavuz değer dünya genelinde uygulanırsa ince partikül maddeye maruz kalma nedeniyle yaşanan erken ölümlerin %80’i engellenebilir.
2030’a kadar termik santrallerin kapatılması yüzbin hayat kurtarabilir
THHP bileşeni Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in yürüttüğü son çalışmaya göre ülkedeki termik santrallerin 2030 yılına kadar aşamalı olarak kapatılması durumunda atmosfere 843 bin ton partikül madde, 8 milyon 128 bin ton azot dioksit, 9 milyon 671 bin ton kükürt dioksit ve 293 ton cıva salınması engellenmiş olacak. Bu büyük kirlilik yükünün engellenmesi ile 102 bin ölümün önüne geçilebilir.
Temiz hava hakkı için
THHP Anayasa’da tanımlanan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ve temiz hava hakkının güvence altına alınması ve küresel iklim krizi ile mücadeleye etkin katkı verilmesi açısından, Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’nın ülke geneline yaygınlaştırılması, hava kalitesi mevzuatının en güncel sağlık etki literatürü ile geliştirilmesi, tüm yatırımların proje ve izin süreçlerinde sağlık etki değerlendirmesinin yapılması, enerji başta olmak üzere fosil yakıtların kısa-orta vadeli bir planla terk edilmesi için ulusal bir politika belirlenmesi, kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara sunulan teşviklerin kaldırılması, hava kirliliği, halk sağlığı ve iklim değişikliğinin ortak bir perspektif ile eşgüdümlü olarak ele alınması gerektiğini söylüyor.
* Platform bileşenleri: Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Çevre için Hekimler Derneği, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF Türkiye), Greenpeace Akdeniz , Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), İklim İçin 350 Derneği, İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği (İMUD), Pratisyen Hekimlik Derneği, Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Yeşil Barış Hukuk Derneği, Yeşil Düşünce Derneği ve Yuva Derneği
Bir cevap yazın