Terra Madre (toprak ana) günü bu yıl Seferihisar’da Beyler Köyü’nde bir etkinlikle kutlandı. Slow Food gönüllülerinin katkılarıyla düzenlenen etkinlikte geleneksele yemekler yapıldı, tarhana çorbası, istiridye mantarı, çalkama ve ata ekmeği dağıtıldı. Bu etkinliğin özel bir amacı da yöreye has bir zeytin olan hurmanın değerine dikkat çekmekti. Biz de etkinlikte rastladığımız, tarım alanında uzman gazeteci ve danışman Tuncer Beybağ’a sorduk, nedir bu hurma zeytin?
Seferihisar’da halk bu zeytine furma zeytin der. Ama asıl ismi bütün her yerde hurma zeytindir. Hurma zeytin dünyada başka hiçbir ülkede olmayan çok özel bir zeytindir, sadece Türkiye’ye ve Türkiye’de de Karaburun-Çeşme yarımadasına özgüdür. Yani Karaburun, Urla, Seferihisar, Çeşme ve Güzelbahçe gibi ilçelerimizde bulunur.
Peki bu zeytini bu kadar özel kılan nedir? Hurma zeytini dalından topladığınız gibi, hiçbir işleme tabi tutmadan yiyebilirsiniz. Biraz zeytinyağı ve limonla enfes olur.
Bu özel zeytin, bu coğrafyadaki mikro klimanın, denizden başlayan ve karaya kadar uzanan, bütün doğanın, deniz ve toprak hayatının bütününün bir ürünüdür. Bu mikro klimadaki tek bir faktörü ortadan kaldırın, hurma zeytin kaybolur.
Beş yaşının üzerindeki erkence zeytinlerinin üzerinde Phoma Oleae denilen bir mantar tabakası meydana gelir. Denizden karalara doğru esen rüzgârın getirdiği nemlilik ve serinlikle, sabaha karşı zeytinin üzerine kırağı yağmaya başlar. Yağan kırağı bu mantar tabakası ile birlikte doğal bir işleme girer. Zeytinin içindeki olefin dediğimiz acı suyu alarak damla damla aşağıya iner ve zeytin dışarıdan hiçbir işlem görmeden, hiç el değmeden, dalında kendiliğinden kahverengileşir ve buruşmaya başlar. İşte bizim hurma zeytin böyle oluşur. Aynı tarlada bir ağaçta olur, diğerinde olmaz. Aynı ağaçta bir dalda olur, diğerinde olmaz. Aynı dalda bir zeytin hurma olur, diğeri olmaz. Bu doğanın hikmetidir. Hurma zeytin, uygun şartların hiçbir dış etkene bağlı olmaksızın bir araya gelmesiyle, işte böyle oluşur.
Hurma zeytin neden bu kadar önemli derseniz, biliyorsunuz ki sofralık zeytinleri yaparken muhakkak tuzla muamele etmemiz lazım. İster salamura yapın ister selede işleyin ister torbalardan çürütme cinsini yapın, muhakkak tuzla işlem görür. Sizin de bildiğiniz gibi tansiyon hastaları tuza karşı hassastır ve bu yüzden zeytin tüketemez ya da sınırlı tüketebilir. Aynı şekilde tuza duyarlı bir metabolizması olan insanlar da zeytini sofralarda tüketemezler. İşte hurma zeytin, onlar için de bulunmaz büyük bir nimettir. Hurma zeytine dışarıdan hiçbir şey katmaya gerek yoktur, doğrudan doğruya çerez gibi ağacından alıp yiyebilirsin, istersen zeytinyağı, limon katıp kahvaltı sofrasında bu lezzetin tadına varabilirsin.
Her zeytinin hurması olmaz. Sadece erkence dediğimiz, bu yöreye özgü zeytin türü hurmaya dönüşür. Bu yüzden erkenceye gözümüz gibi bakmak, ona yaşam veren mikro klimayı korumak zorundayız. Buralarda halk arasında şöyle bir söz vardır, “rüzgâr gider zeytin biter”. Niye, çünkü erkence zeytini de denizden gelen bu rüzgâr sayesinde yetişir. Bu mikro klimayı oluşturan tüm faktörler önemlidir dedik ya, bu yüzden denizden toprağa kadar bu sistemi oluşturan dengeyi bozmamaya özen göstermek gerekir. Balık çiftlikleriyle denizin kirletilmesine de zeytin yataklarının ortasına taş ocağı yapmaya da bu gözle bakmalıyız. Bunlara karşı mücadele etmek doğru bir iştir ve yöredeki bütün zeytinciler buna sahip çıkmalıdır.
Bilgisizlikten ya da özensizlikten kaynaklı, erkence zeytininin sonunu getirebilecek bazı uygulamalar söz konusu olabiliyor ne yazık ki. Örneğin İzmir Büyükşehir Belediyesi kalktı bütün köylümüze ücretsiz Gemlik zeytini fidanları dağıttı. Gemliğin maliyeti daha ucuzdur, yetiştirilmesi daha kolaydır, dibinde yetişen fide çıkıntılarını fidan haline getirebilirsiniz. Ama bu yarımadadaki zeytinlerin içine Gemlik zeytini diktirmek, burada ta İyonyalılardan beri gelen zeytin plantasyonunun yok edilmesine sebep olur. Çünkü o ağaçlardan yapılan tozlama ile Phoma Oleae dediğimiz mantar tabakası yok olmaya, yarımadada hurma zeytin azalmaya başlar. Dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan bir zenginlik daha yok olup gider.
Bir cevap yazın